21 Nisan 2007

ALTINI OYUYORLAR...

Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için sürdürdüğü o epileptik bilinçakışı gerilim, fuzulî manevralarla bezeli, yılankâvi oynaklığa sahip, sonucu belirlenmemiş planlamaların düştüğü gündelik aczin feryat figan yüzlere nakşedildiği, sözlerde aşikâr olduğu bir vehamete doğru aktığını cemaatten ya kimse göremiyor ya da bu işin planı zaten, belli ki bu.
Ama kimin planı?
Recep Tayyip Bey’in olmadığı yine belli.
O, şaşkınlıkla beceriksizlik arasında enseyi karartmamaya bakıyor.
Edibe Sözen Hanım’ın isminin Cumhurbaşkanı adayları arasında şoke edicilikle yan yana dolaşabildiği bir grotekslik başka türlü açıklanamaz.
Ben böyle bir şakayı hiç kimseye tavsiye etmem.
TSK çok alınır ve şaşırır.
Şaşkınlığı hızla geçer ve sona yaklaşılır.
Cumhurbaşkanı olmak için devleti bilmek gerekir.
Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanları arasında tek ortak nokta “devleti bilmeleriydi.” Bu çok önemlidir.
Edibe Sözen’in da katıldığı, davetli olduğum bir AKP iletişim stratejisi toplantısında, şunu belirtmiştim: “AKP’ye hükümet oldu ama iktidar olamadı diyorlar, bence yanlış. AKP iktidar da oldu ama devlet olamadı.” Mehmet Dülger dahil, Şaban Dişli ve Reha Denemeç’i biraz şaşırtmıştım. Meğer hep beraber “AKP’nin İstanbul Ekibi” imişler. Biz ona fraksiyon deriz. Sözlerim Ayşe Böhürler hariç, anlaşılmadı.
Cumhurbaşkanlığ için bazı aforizmalar sunuyorum, günün mana ve ehemmiyetini belirtmek babından:

AFORİZMALAR:

DARBE KAFASINI KUMDAN ÇIKARTTI...
YILANKAVİ BİR SİNSİLİKLE İLERLİYOR.
THE GRANDMONUMENT ÖNLEMEYE
ÇALIŞIYOR. RTE'YE VİZE VERDİ.

DARBE HİKAYELERİ ARTARSA,
DARBE OLUR.

ARŞİVDE DARBE PLANI YOK DEMEK,
AKLIMIZDA RTE’YE KARŞI DARBE YOK DEMEKTİR...

12 EYLÜLSEL BİR SÜRECE, FARS
OLARAK DÖNÜŞÜYORUZ.

"TARİHTE OLAYLAR İKİ KEZ OLUR.
BİRİNCİSİNDE TRAJİK, İKİNCİSİNDE
FARSİ BİTER." BU KEZ PERSİ BİTECEK.

TRABZON VE MALATYA İT'İN VE TM'NIN
İKİ ONEMLİ MERKEZİDİR.

ÇORUM TRABZON'DAN, MARAŞ
MALATYA'DAN İDARE EDİLMİŞTİ.

SÜREÇ ŞİMDİLİK YERDE SÜRÜNÜYOR...
YILANKAVİ VE FARSİ...

TURKİYE'DE İÇ DİNAMİK YOKTUR...

RTE'nin öğrenci olduğunu iddia ettiği döneme
ait tüm İİTİA ve Marmara Üniversitesi diploma
evrakları bir yangında kül olmuş durumda...

TEK ŞAŞIRTICI ŞEY, BÜTÜN BU OLANLARDAN SONRA (14 Nisan, Baykal, Ahmet Necdet Sezer, The Grandmonument, MKYK, Malatya, vs.) RTE'NİN ADAY OLMASIDIR... ŞAŞIRTMAKLA KASTETTİĞİ KENDİSİDİR.

ADAY OLMAZSA KAHROLUR... CUMHURBAŞKANI OLMAZSA YOK OLUR.

"CALİGULA'LAR" SEZAR OLUR....
SEZAR OLMAZLARSA, ZATEN "SAZAN"DIRLAR; CALİGULA OLAMAZLAR...

RTE CUMHURBAŞKANI OLAMAZSA GÖRÜR AKP'SİNİN ANAP'INI....

THE GRANDMONUMENT EĞER DÜZELTECEKSE 1991’İ DEĞİL; 1981’İ DÜZELTSİN.


The Grandmonument Tayyib Erdoğan’ı destekledi.
Cumhurbaşkanı RTE’yi ret etti.
Bir taraf Genel Kurmay ve Karargah birlikleri... Basın Toplantısı...
Diğer taraf eğitim birlikleri, Harp Okulu ve Akademileri.... Cumhurun Başkanının konuştuğu yer...

........................

Evet özetle aforizmalarım bunlar. Bunları çeşitli elektronik posta gruplarında da paylaştım.
Sözün özü, kısadan kıssa şudur: Recep Tayyip Erdoğan aklıllıysa, Cumhurbaşkanlığını tepmez ve çıkar. Politika zor zanaat ancak sorumlu sanattır.
Başka söze ve adaya gerek yok...

ÜMMİ ŞEF, TEK PARTİLİ MECLİS denenmelidir. Sosyolojik tek gerçek ve olması gereken odur. Gerisi rant kavgası, küresel kapitalizm ve emperyalizmin ortadoğusal (yakındoğu daha doğru) oyunudur. Uyanık olalım.
Küresel kapitalizmin oyunu sadece ve sadece ÜMMİ ŞEF ve TEK PARTİLİ MECLİS ile bozulur...
Tarihin Türkiye Cumhuriyeti’ne oynadığı ironik oyun da budur !

ÖNEMLİ NOT: Son günlerde, www.superpoligon.com gibi medya enformasyonu veren siteler bir bütün olarak Mahkeme kararı ile erişime kapatılmaktadır. Bu sitelerde, sadece Mahkeme konusu olan haberlerin veya cümlelerin erişimden kaldırılması, diğer haberlerin ve iletilerin erişime açık olmaları Anayasal bir hak ve özgürlüktür. Mahkemelerin bu türlü karar vermeleri gerekmektedir. Internet suçları, layüsel yasa yapıcılar açısından iyice anlamsızlaştırıldığından, bu konuda bilirkişilerden oluşan bir kurulun yeni yasa yapması gerekmektedir. Gazete veya basılı malzemeye benzemeyen, parçaçıl bir erişime kapatmanın mümkün olduğu Internet medyası, bu ilkeye göre düzenlenmelidir... Prof. Dr. Veysel Batmaz